Çorum Demiryolu süreci takibimizde

Çorum Demiryolu süreci takibimizde :Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Çorum Şubesi Başkanı Rumi Bekiroğlu, Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu’yu makamında ziyaret etti.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Çorum Şubesi Başkanı Rumi Bekiroğlu, Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu’yu makamında ziyaret etti.

Bekiroğlu, ziyaretinde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler vererek, Çorum ve bölgenin en büyük taleplerinden bir tanesi olan “Samsun-Amasya-Çorum-Kırıkkale” demiryolunun 62. Hükümet Programına alınmasına, verilen destek ve katkıdan dolayı Uslu’ya teşekkür etti.

Uslu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “İsmet Paşa’nın 15 Mayıs 1925 tarihinde Çorum’a yaptığı ziyarette Vatandaşın “Ümranyolu -Şimendifer” talebini lüzumlu bir ihtiyaç görmüş “bunu temine gayret edeceklerini vaat buyurmuştur.” (20 Mayıs 1925 – Çorum Gazetesi) 89 yıl önce İsmet Paşa’nın verdiği bu vaadi gerçekleştirmek için ilk adım yine AK Partili kadrolara nasip olmuştur. Süreci Milletvekili arkadaşlarımızla birlikte yakından takip edeceğiz. İlimize ve bölgemize tekrar hayırlı olsun” dedi.

Uslu, “Uyumlu bir ekip çalışması yapılması halinde sorunlar çözümsüz, çözümlerde imkânsız değil. Yeter ki, memleket meselelerini şahsi ikbal kavgamızın önünde tutabilme başarısı gösterebilelim. Bu uyumlu çalışma devam ettiği takdirde, ister siyasal isterse sosyal ya da ekonomik alanda faaliyet yapalım mutlaka uyumlu, coşkulu, ortak aklı kullanıyor olmamız lazım” dedi.

demiryolu_sureci_takibimizde

Haliç’ten Karadeniz’e uzanan tarihi demiryolu yeniden canlanıyor

Haliç’ten Karadeniz’e uzanan tarihi demiryolu yeniden canlanıyor :Birinci Dünya savaşı yıllarında İstanbul’un enerji ihtiyacını gidermek amacıyla yapılan tarihi demir yolu hattı yeniden inşaa ediliyor. İBB hattın inşası için ihaleye çıktı.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’un enerji ihtiyacını karşılamak düşüncesiyle 2 yılda yapılan

Haliç – Karadeniz Sahra Hattı Kağıthane demiryolu projesi yeniden canlanıyor. Dekovil adıyla da anılan hattın yeniden inşaası için İstanbul Büyükşehir Belediyesi ihaleye çıktı.

Kağıthane’den başlayacak olan hat Uzunkemer’in altından geçerek Ağaçlı köyü üzerinden, diğer kolu Belgrad Ormanı’nın içinden geçerek Çiftalan Köyü üzerinden Karadeniz kıyısına ulaşacak. Güzergah üzerinde yapılacak istasyonlarda civar köylerde yetiştirilen tarım ürünleri satışı, orman içi dinlenme alanları ile birinci dünya savaşı yıllarına ait sergi ve atölyeler bulunacak.

2,5 YILDA YAPILDI

1914-1916 yılları arasında toplam bir buçuk yılda kurulan dekovil hatta yaklaşık 57 kilometre uzunluğunda. Ray aralığı 60 cm veya daha dar olan küçük demiryolu sisteminde inşa edilen hatta dekovik denmesinin sebebi de demiryolu imalatı yapmış ve geliştirdiği dar demiryolu sistemleri ile literatürde yerini almış olan Fransız Paul Decauville’dir. Haliç-Karadeniz Sahra Hattı’nın kurulmasının başlıca sebebi ise I. Dünya Savaşı (1914 – 1918) sırasında karşılaşılan yakıt ve elektrik sıkıntısını bertaraf edebilmekti. Bir tarafta harb edilen İngiltere’den kömür ithalinin durması, diğer tarafta Karadeniz Ereğlisi’nden kömür taşıyan Şirket-i Hayriye gemilerinin Rus donanmaları tarafından batırılması, Osmanlı savaş gemilerinin ve fabrikalarının kömürsüz kalma tehlikesini beraberinde getirdi. Kömür sevkiyatı sıkıntısı, ülkenin ilk elektrik üreten ve kömürle çalışan Silahtar Elektrik Fabrikası’nı (Santrali) da olumsuz yönde etkilemiş İstanbul’un ve Saray’ın elektriksiz kalması söz konusu olmuştu.

Tüm bu zorluklar, varlığı Bizans’tan beri bilinen ancak hiç kullanılmamış olan İstanbul’daki Karadeniz kömür havzalarının değerlendirilmesi fikrini gündeme getirdi. Yapılan ön araştırmada, Ağaçlı ve Çiftalan havzalarında bulunan linyit kömürünün, taş kömürü (Zonguldak) ile üçte bir oranında karıştırılması halinde verim alınabildiği ve Santralde kullanılabileceği tespit edildi. Bunun üzerine Karadeniz kıyısından, Haliç’teki Santrale kömür nakletmek için, dar demiryolu (dekovil) hattının kurulmasına karar verildi. Hattın kurulması çalışmalarında Enver Paşa bizzat görev aldı. Hattın kuruluş çalışmaları Şimendifer (Demiryolu) Alayı subaylarından Hasan Mukadder (Dölen) Bey tarafından fotoğraflandı. Almanlar hattın inşasında görev aldıkları gibi prefabrik raylarını, lokomotifini ve vagonlarını da ürettiler. Bu parçalar, Tuna nehri üzerinden gemilerle Yeşilköy’deki (Ayastefanos) Şimendifer Alayı depolarına ve oradan deniz yoluyla Şirket-i Hayriye gemileriyle Silahtar’a getirildi.

İlk hat 1914 yılında Silahtarağa ile Ağaçlı arasında kuruldu ve 1915 yılında tamamlanarak kullanıma açıldı. Hemen devamında 1915-1916 yılları arasında, ikinci hat olan Çiftalan hattı, yaklaşık 8 aylık bir sürede tamamlandı. Hat üzerinde Enverpaşa, Cendere, Azizpaşa, Pirgos, Petnahor, Karabayır, Kısırmandıra, Kömürcüpınar ve İsmailhakkıpaşa istasyonları bulunuyordu. Kurtuluş savaşında da bu hat üzerinden Anadolu’ya silah sevkiyatı yapıldı.

‘TARİH İÇİNDE YOLCULUK’

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün girişimiyle hat yeniden hayata geçirilecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi hattın inşası için ihaleye çıktı. Kültür Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili ile projeyi konuştuk. Bilgili İBB,Turing, Türsab, Kağıthane ve Eyüp Belediyelerinin desteği ve işbirliği ile projenin hayata geçirildiğini söyledi. İstanbul için yeni bir turizm potansiyeli oluşturulduğuna dikkat çeken Bilgili şöyle konuştu; ‘Kağıthane’den trene binecek istediği istasyonda inecek. Tarihi kemerleri gezecek. O bölgede yetişen özel tarım ürünlerini alacak. İsteyen ormanda yürüyüş ve koşu yapacak. İstasyonlar da belki müze, galeri tarzı kültürel etkinliklere katılacak. Bambaşka bir İstanbul ve bambaşka bir gün geçirilecek bir proje hayata geçiriyoruz. Bunun için de çalıştay başlattık. Buradaki fikirler İBB Başkanımız Kadir Topbaş’a iletilecek. Kendisi ustalık dönemim eseri olarak nitelendirdiği bu projeye özel bir önem veriyor. İstanbul farklı bir turizm alanı kazanıyor. Dekovil Hattını tekrar hayata geçirmek, aslında İstanbul’un yitik bir hazinesini ortaya çıkarmak demektir.

Halic'ten Karadeniz'e uzanan tarihi demiryolu yeniden canlaniyor

Hızlı tren şimendifer mi , her istasyonda dursun?

Hızlı tren şimendifer mi , her istasyonda dursun?
Bursa artık 30 yıl öncesinin kenti değil… Bu çok doğru… Ama gelin görün ki, bana göre 21. Yüzyıl’ın kenti de olamadı henüz. Öyle ya… Hava ve demiryolu ulaşımından yararlanamayan bir kentin, iki bacağı kırık bir masadan ne farkı var!

Nereden nereye geldiğimize, kısaca bir göz atalım. Ben bardağın boş tarafından bakacağım… Dolu tarafından bakıp değerlendirmek de sizin rolünüz olsun…

1980′li yıllardaki Bursa’ya baktığımızda, çevre illerle demiryolu bağlantısı bulunmayan bir Bursa söz konusuydu. Yıl 2013… Bugün hala demiryolu bağlantımız yok… Hızlı tren için harekete geçildiğini, projelerin hazırlanmakta olduğunu, hatta bir bölümü için temel atıldığını -elbette- biliyorum… Benim sözünü ettiğim, bugün-yarın diye diye Bursalılar’ın gözünün içine baka baka, kentin insanını oyalamak için son 8-10 yıldır taktik üzerine taktik üreten TCDD yöneticileri ve Ulaştırma bakanları… Daha Yenişehir’den ötesi için projeler bile ortada yok… Dolayısıyla “Temel atıldı, yapılıyor işte” itirazının çok da anlamı kalmıyor… Bu hızla giderse (daha doğrusu, hızlı gidemezse) üzerine kim bilir kaç Ulaştırma Bakanı, kaç TCDD Genel Müdürü göreceğiz.

İktidar partisine mensup milletvekillerinin yakın markaja aldığı TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın bugünlerdeki en büyük derdi ne biliyor musunuz? “Yenişehir’e tek istasyon mu yapılsın, çift istasyon mu?” sorusuna cevap bulmak… Çünkü bizim vekillerden biri çift olsun diyor, diğeri “Hızlı tren bu, şimendifer mi, her istasyonda duramaz, vakit kaybı olur” diyor… Sızan bilgilere göre -Ki sevgili ağabeyim Ahmet Emin Yılmaz yazdı, Olay’da- iki vekilimizi de üzmeyelim diye uğraşırken TCDD yetkilileri, ortaya şöyle bir sonuç çıkmış: “Hızlı tren Yenişehir’deki her istasyonda durmasın. Her saatte de durmasın, hatta bir durakta durursa diğerini es geçsin, yakın saatlerde uçak seferi varsa dursun istasyonda, yoksa gaza bassın, bazı durumda iki istasyonda da durmasın, çok lazımsa iki durakta da dursun!”
Eeee, Allah’ın izniyle ve hangi pencereden bakıldığına bağlı olarak, herkesin istediği olmuş da…

Ortaya çıkana plan mı denir, ne denir onu pek bilemedim…

HAVAALANI İÇİN NE LAZIM

Hava ulaşımı derseniz. 1980′lerde, şehrin içinde bir havaalanı vardı. Bu havaalanının, yolcu kapasitesi en fazla 80-100 kişi olan uçakların inmesine ancak uygun olduğu konuşuluyordu. 80′lerde bir Bursa firmasına ait 20 kadar yolcu kapasiteli uçak Bursa-İstanbul, 90′larda ise THY’nin yan kuruluşu THT, 100 yolcu kapasiteli uçaklarla Bursa-Ankara ve Bursa-İstanbul seferleri yaptı.

Yıl 2013… Bugün neredeyse tümüyle kent içinde kalmış olan, eski Bursa Havaalanı (Yunuseli) uçuşa kapalı. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin, bu askeri havaalanının hiç değilse küçük uçaklar için uçuşa açılması yönündeki gayretleri engellendi. Şehirden zaman zaman yükselen, “Eski havaalanı Türk Hava Kurumu’na devredilsin, motorlu uçak, planör, paraşüt ve benzeri eğitimler verilsin, Bursa sivil havacılık eğitim üssü olsun. Böylece küçük uçak sahipleri de park yeri ve piste kavuşur, İstanbul-Bursa hobi uçuşları yapılır. Belki hava taksi düşünen vardır. Bunun önü açılsın “ önerileri duymazdan gelindi, Bursa şehri inatla ve ısrarla, yurt içi, yurt dışı tarifeli seferlerin bir türlü yaşatılamadığı Yenişehir Havaalanı’na mahkum edildi. Kısacası, Bursa’nın hava ulaşımı konusunda 1980-1990′lardaki berbat durumu bile, bugünden iyi sayılır diyorum… İtirazı olanlara köşem açık…

Ortada işte böyle karamsar bir tablo varken, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Hikmet Şahin döneminde önayak olduğu İDO seferlerini de, Şahin’den bayrağı devralan Başkan Recep Altepe‘nin bir adım daha ileri götürerek başlattığı BUDO İstanbul-Bursa deniz otobüsü seferlerini de çok önemsiyorum… Hele Gemlik’ten deniz uçağıyla yapılan hava taksi, bence alkışlanacak ileri görüşlülükte bir adım…

Bana göre tablo çok net… Bursa’yı ancak Bursa’da planlanıp uygulanan projeler ileri götürebiliyor.

hizli-tren-simendufer-mi

Kaynak : Tayfun ÇAVUŞOĞLU – www.yenieksen.com

Şapkası Kuş’lu Beli Kılıç’lı Olsun ! | Demiryolcu

Şapkası Kuş’lu Beli Kılıç’lı Olsun ! | Demiryolcu

Henüz Mektebi evvel-iyenin tahsil günlerinde Mektebi kıraat edilen vakti evvel zamanda hayatı anlamaya çalırken her gördüğünü Teyp misali Dimağına kazıyan velet’lerin oyun için telden yapılmış arabaları sürerken,Testi Kulp’undan yapılmış atlarını dehlediği yıllarda Şimendifer Mesleğinin itabarın yüksek kılındığı zamanda Trenci olma hayalinin ilk adımların atmış olmanın gururu ve Kumpanyalı Babanın düstüru ile başlayan hayat yarışı,Tekavit ile sonlanan Demiryolcu luk zamanı. Türkiyenin OXFORD’unu bitiren bıyıkları henüz terlemeye başlamış delikanlılar geleceği tasavvur edemeden hızla,nice zorluk ve fedakarlıklarla geçen Şimendifer ’lik yıllarnı yarınında özlemi olacağını bilmeden süren hayat duhlü-zaman’ın gerçekleri ile yüzleşmek beklide hayali dünyanın gerçeklerle silkinişi ile güne dönmek belki de hüzün olacak. Yukarıda yazılanlar Demiryolcu luk hayatının nostaljiye dönüştüğü günleri anmak için eski dillde anlatılmaya çalışılmıştır. İşte o yıllarda Türkiyenin itibarı yüksek Mesleklerini anlatmak için “ŞAPKASI KUŞLU-BELİ KILIÇLI”tabiri kullanılırdı.Yani Demiryolcu ve Subay’lık.en geçerli meslek olarak görülüyordu.Hatta Genç kızlara Büyükleri “Evleneceksen ya Şapkası kuşlu,yada Beli kılıçlı olsun”derlerdi.Zamanın en revaç mesleği olan Demiryolcu luğun itibarı günümüzde ne anlamdadır ? diye meraklanıp çapım dahilinde(!)küçük bir araştırma yaptım. Günümüzün Modern Dünyası ile gençliğin tercihleri orantılı olarak teknoloji ye kaymış olduğu görülmektedir,Uzay ve ileri teknoloji meslekleri tercihlerin başında gelmektedir,ancak Modernleşen Demiryolu araçları zamanın teknoloji trafiği ile ne kadar hızlansa da Demiryolcu Kültürü henüz bitmediği görülmektedir.Demiryolcu kültürü başlı başına yazılı olmayan bir kültür ve Saygı unsuru azalmaya yüz tutsada devam etmektedir.Demiryolu Meslek Lisesi hala açık olsa idi sanırım bu kültür yıllarca yaşanmaya devam edecekti. İşte geçmişin bu kültürü ile yetişmiş kişilerin çabası ve yetiştirdikleri genç Demiryolcu lar ile bir müddet daha bu Saygın Meslek kültürünün devamı sağlanacaktır.Ama Dünyanın serbestleşme akımına kapılmış bu Köklü kuruluşlarında sadece iş dünyası’nın bir parçası olacak,ancak manevi niteliklerini de kaybetme gerçeğini kazanacaktır.Özel sektör hayatında Manevi değerler ve Meslek kültürü kaybolarak tamamen otomasyona geçmiştir. Bu bağlamda Demiryolculuk mesleği de artık Modern Dünyanın gidişatına ayak uydurmuş,Çalışanlarında robot insanlara dönüşmeye başlayan bir ortama dahil olması;MODERN TRENCİLİĞİN BAŞLANGICI—ŞİMENDİFERLİĞİN SONU olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir..

 

Yusuf SÜNBÜL

Demiryolu Uzmanı

http://www.savronik.com.tr